Üç günlük tatilde tüm aile birlikte olalım ,gezelim dedik.Çocuklar da sınav mınav düşünmesinler,biraz dinlensinler istedik.Alaçatı görmeyi çok istediğim bir yerdi,istediğim kadar varmış,sevimli,nezih şahane bir tatil beldesi...ruhumu besledi adeta ,tam benim yerim olduğuna karar verdim
Her bir dar sokağa başımı soktum,gezdim,mahallelerin ruhunu hissetmeye çalıştım,evlerden gelen şen kahkahaları dinledim..Yemek kokuları geldi burnuma...
Antikacı dükkanı en çok rağbet edilen yerlerden biriydi,insanların her birinin anıları vardı o eşyalarla ilgili çünkü
Kaç kişi bakkaldan bu kutuların içindeki bisküvilerden aldı..En çok da Sıngerin levhası hoşuma gitti,daha neler neler var bu antikacıda
Her bir iş yerindeki özeni gördüm,belli ki hep derinlikli insanlar açmışlar o yerleri,nicelik değil niteliğin ön planda olduğunu gördüm ve çok sevindim,
Alaçatı'nın rüzgarı meşhur...Rüzgarı bol olunca da sörf tutkunları denizin üzerinde adeta dans ediyorlar..
Alaçatının pazarına da denk geldik,pazar gezmeyi çok severim zaten,pazarını da çok sevdim,satıcıları da iyi buldum,sezon başı olmasının etkisi de var mı bilmem ama biz kalite yönüyle burdan kat kat daha güzel olduğunu düşündük,kesinlikle gidin,gezin,görün diyorum :))
Köylü kahvesinde kahvemizi iki liraya,çayımızı da bir liraya içmenin keyfini yaşadık :))
ÇOK ÖNEMLİ NOT : Oğlum diyor ki anne yeleğine bakmayan,incelemeyen ,şööyle bir süzmeyen kadın yok :) yaşasın dikiş diyorum ve yaşasın insanın kendi tarzını yaratması diyorum :))
Gezi yazısını da dikişe bağladım ya ohhh dyorum :))) SEVGİLER..